Sofraya aş, hastaya ilaç otlar

Sofraya aş, hastaya ilaç otlar
Bir zamanlar yüzüne bile bakmadığımız otlar şimdilerde yeniden ilgi görüyor.Abone ol

Büyükannelerimizin ve dedelerimizin yaşantısında, 'sofraya aş, hastaya ilaç' olan otların, ne yazık ki, pek azını tanıyoruz. Bundan hareketle yemek yazarı Tijen İnaltong, Anadolu'daki yaban otlarının peşine düştü. Yenilebilecekleri bulup, 'Mutfaktaki Yaban' adlı kitapta (YKY) topladı.

İnaltong kitabında, 100'e yakın otun nerelerde yetiştiği, nasıl pişirileceği konusunda ipuçları veriyor. Aynı zamanda kitabın başında otları toplamanın, saklamanın, kurutmanın ve dondurmanın inceliklerinden hazırlama ve pişirme tekniklerine kadar pek çok önemli püf noktası bulunuyor. Her otun başına sevimli bir hikâye yerleştiren yazar, otların hikâyelerini de kendi ağızlarından vermiş.

Bir zamanlar yüzüne bile bakmadığımız otlar son yıllarda ilgi görmeye başladı. Büyükannelerimizin ve dedelerimizin yaşantısında büyük yer tutan 'sofraya aş, hastaya ilaç' olan otların ne yazık ki pek azını tanıyoruz. Bundan hareketle yola çıkan yemek yazarı Tijen İnaltong, Anadolu'daki yaban otlarının peşine düştü. Yenilebilecekleri bulup, bunları da adlı kitapta (YKY) topladı. 100'e yakın otun ayrıntılı olarak tanıtımı, nerelerde yetiştiği, nasıl pişirileceği ve nasıl kullanılabileceği konusunda ipuçları veriyor.

Aynı zamanda kitabın başında otları toplamanın, saklamanın, kurutmanın ve dondurmanın inceliklerinden hazırlama ve pişirme tekniklerine kadar pek çok önemli ipucu bulunuyor. Her otun başına sevimli bir hikâye yerleştiren yazar, otların hikâyelerini de kendi ağızlarından vermiş. Size de alıp okumak, öğrenmek ve pişirip afiyetle yemek düşüyor. Biz burada sizler için kitapta öne çıkan ve her biri bir şifa deposu olan bazı otlardan seçmeler sunuyoruz.

HARDAL: Ben lahanagillerden hardal efendim. Ak da olurum kara da, sizi şaşırtmak istemem. Bahar geldi mi Anadolu'nun yaylalarına, tarlalarına yayılırız. Baharlı yapraklarımızla, sarı çiçek v alabama seo e tohumlarımızla pek şifalı, pek iştah açıcıyız. Bugün etler bensiz olmaz. Sofraya hardalsız gelen bir et yemeği düşünebiliyor musunuz? Başta Ege ve Akdeniz bölgelerinde olmak üzere, Türkiye'nin pek çok yerinde yemeklerde kullanılırım. Biliyorsunuz ki benim sosum da pek meşhurdur. Kıbrıs Türk kesiminde çorbalara, çöreklere hatta sebze yemeklerine bile girerim. Çiçek, gövde ve yapraklarımdan yumurtalı yemek yapılır, pilav ve salata olarak da değerlendirilirim.

BİBERİYE: Görüntümden, aromamdan yemeklere kattığım lezzetten sadece yapraklarımla değil, dallarımla da işe yarıyor olmaktan gurur duyuyorum. Etleri, balıkları bir de benim yapraklı dallarıma dizip pişirin. Tütsülü lezzetler seviyorsanız dallarımdan çıkan güzel aromalarla tütsüleyin etinizi, peynirinizi. Mikrop ve bakterilere karşı koruyucuyumdur. Eski zamanlarda salgın hastalıkların görüldüğü yerlerde benden yararlanırmış insanlar. Yorgun olanlara, başı ağrıyanlara, üşütenlere sıcak suya bir dalımı atıp sunarım. Öğle yemeklerinden sonra hazma yardımcı olsun diye bir parça kabuk tarçınla birlikte içilebileceğimi unutmayın. Aromaterapide yağımdan böcek kovucu ve ağrı giderici olarak da bilinirim.

KAPARİ: Akdeniz ikliminin baskın olduğu her yerde yaşarım. Tıbbî açıdan çok değerliyim. Tomurcuklarım, meyvem ve kökümün kabuğundan idrar söktürücü ve kuvvet verici olarak (çay şeklinde) yararlanılır. Tomurcuklarım besin zenginidir. Protein, şeker, kalsiyum, fosfor ve demir içeririm. Özellikle işlenmemiş ürünlerimin besin düzeyinin yüksek olduğunu söylemeliyim. Ayrıca antimikrobiyal, iştah açıcı ve ciddi canlandırıcı özelliklerim var. Kapari turşusunu bilmeyeniniz yoktur sanırım. Kendime has keskin tadımla salatalarda, makarna, pizza ve yemeklerde, et ve balık pişirirken kullanabilirsiniz.

MENENGİÇ: Antepfıstıkgillerden fıstık gibi bir ağacım. Eğer zahmet edip aşılarsanız, o çok sevdiğiniz Antep fıstıklarından veririm. Üzüm salkımını andıran meyvelerim çocukların pek hoşuna gider. Meyvelerim reçine ve yağ taşır. Bu yüzden çok besleyici, aynı zamanda şifalıyım. Meyvelerim havanda dövülüp kahve gibi içildiğinde nezleyi tedavi eder. Bu kahve mide hastalıklarına, idrar söktürmeye, öksürüğü kesmeye yaradığı bilinmekte. Yapraklarımdan antiseptik olarak ülser tedavisinde ve güneş çarpmasında yararlanılır. Yapraklarımdan lezzetli gözlemeler ve hamur işleri yapılır. Taze yeşil meyvelerim koku vermesi için salatalara katılır.

SARIOT: Adım sarı ot olsa da yapraklarım yeşil. Aslında sütlüot deseler de olurmuş. Çünkü yapraklarımdan birini kopardığınızda sarı bir süt aktığını görürsünüz. İştah açıcı ve idrar söktürücü olarak tanınırım. Datçalılar şifalı olduğuma inanırlar ve bağırsak parazitini temizlediğimi düşünürler. Yumurta ile pişirmek yerine soğanla kavurduktan sonra omlet gibi de pişirebilirsiniz beni. Bir nevi 'kaygana' olacaktır bu. Haşlanıp yağ ile kavrulduktan sonra yoğurtla birlikte de yenilebiliyorum. Dilerseniz narin aromamdan yararlanmak için baklagiller ve sebze yemeklerine de katabilirsiniz beni. Hatta çorbalara bile eklenebilirim. Yeter ki görün, alın, kullanın.

ARAPSAÇI: Maydanozgillerin halis üyelerinden biriyim. Bazen dereotuna da benzetirler beni. Havuç ve maydanozla da akrabayız ama aynı yemeklere pek girmeyiz. Ben genelde ormanlarda yaşamayı tercih ederim. Tohumlarım gaz sancısına birebirdir. Hatta baklagilleri benimle pişirirseniz gaz yapmaz. Sindirim sistemi ve böbrek taşı sorunlarınızda bana başvurabilirsiniz. Öksürenlerin, astımı olanların ve diyet yapanların imdadına ben koşarım. İster tohumumdan çay yapıp için, ister yemeklerinize ve ekmeklerinize aroma vermesi için kullanın. Balıkla, tavukla ve kırmızı etle uyum içinde yaşarım. Patatesli ve yumurtalı olarak da pişirilirim.

DAĞ REYHANI: Anadolu'da bolca yetişirim. Sivas'ta yemekler bensiz olmaz. Mor yapraklarımla fesleğene benzerim. Güzel kokum dillere destandır. Vanlılar yaprak, gövde ve çiçeklerimi kaynatıp ağrı kesici olarak kullanır. Mide rahatsızlıklarında da işe yararım, ağız kokusunda da. Vücudunuzda bir yara varsa çayımı demleyin ve bir pamuğa batırıp yaraları silin. Mardinliler kaburga dolmasını benimle parfümlendirir. Kağızmanlılar keşkeğe, kuru fasulyeye ve bulgurlu kapamaya bol bol reyhan serperler. Eğinliler börülce çorbası ve aşlık çorbasına da koyar beni.

DUL AVRAT OTU: Kırlarda, bayırlarda, parklarda, yol kenarlarında.. pek çok yerde yetişebilirim. Kökümden yapılan çay kanı temizler, idrar söktürür, hazma iyi gelir, terlemeye yardımcı olur ve gut tedavisinde kullanılır. Karaciğer ve böbrekle ilgili tedavilerde olumlu sonuç verir. Köklerim yüzde 50'ye varan insülin içerir. Bu yüzden geleneksel olarak diyabet tedavisinde kullanılır. Dıştan egzama ve benzeri cilt hastalıkları tedavisinde kullanılabilirim. Tohumlarım boğaz ağrısı, böcek ve yılan ısırmasında kullanılır. Haşlamadan önce bir süre suda bekletilmesi ve süzülüp tekrar suyla kaynatılması tadımı ve rengimi daha da güzelleştirecektir. Haşlanmış köklerimi sebze kavurmalarında, sebzeli yemek ve türlülerde, çorba ve etli yemeklerde kullanabilirsiniz.

HİNDİBA: Kazık köklü, tüylü rozet yapraklı, şifalı bir bitkiyim. Uçucu yağlar, acı maddeler ve gilikozitler içeririm. C vitamini, kalsiyum, demir ve bakır olmak üzere çeşitli vitamin ve minerallerle bezeliyim. Köklerimle yapraklarım idrar söktürür, iştah açar, kuvvet verir ve romatizmal hastalıkların tedavisinde kullanılırım. Kan şekerini düşürür, kalbinizi canlandırırım. Baharda kanı temizleyen canlandırıcı bir bitki kürü yapmak isterseniz, yapraklarımı çay gibi demleyip içine biraz zeytinyağı ve limon koyup için. Hem tadıma bayılacak hem de hızla canlanacaksınız. Tomurcuklarımdan turşu yapılır, çiçeklerim salataları süslemek için kullanılır. Mantarla, patatesle yapılır, pirin ve bulgur pilavlarına eklenir, yoğurtlu yemeklerde kullanılırım. (Dilek Güray)



Kategori : MAGAZİN